19 Eylül 2012 Çarşamba

fenerbahçe mersin maçı golleri


İbrahimoviç'ten yeni rekor!


Fransız ekibi Paris Saint Germain'in İsveçli golcusü Zlatan Ibrahimovic, Şampiyonlar Ligi'nde farklı bir rekorun sahibi oldu.

PSG'nin bu yaz Milan'dan transfer ederek sansasyon yarattığı İsveçli Zlatan Ibrahimovic, Şampiyonlar Ligi'nde Fransız ekibinin Dinamo Kiev ile oynadığı karşılaşmada tarihe geçti.
Sporx'te yer alan habere göre İsveçli golcü, 19. dakikada takımının ilk golünü penaltıdan kaydederek, 6 farklı kulüp forması ile Şampiyonlar Ligi'nde gol atan ilk futbolcu olmayı başardı.
Ibrahimovic, yazın gerçekleşen transferi sonrasında aldığı parayı haketmediğini iddia edenlere "Kalite için paraya kıymak zorundasınız. Bedavaya kalite olmaz. Ben para peşinde koşmuyorum. Şu an futbolu bıraksam hayatımın sonuna kadar yetecek paraya sahibim" açıklamalarıyla cevap vermişti.

ABD'den Ankara'ya tuzak teklif


Genelkurmay Başkanı Dempsey'i Ankara'ya gönderen ABD, 24 saat istihbarat verme karşılığında Türkiye'ye 'Afganistan'da Taliban'la siz savaşın. El Kaide'siz Suriye için devreye girin' teklifini sundu. Türkiye'yi bölgesinde bataklığa sürükleyecek bu iki öneri, Ankara'da kabul edilemez bulundu

ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey'in, sürpriz Türkiye ziyareti üzerindeki sır perdesi aralandı. Söz verdiği halde PKK'ya karşı anlık istihbarat paylaşımını yıllardır işletmeyen ABD'nin Dempsey'i Türkiye'yi bölgesinde tuzağa düşürecek iki teklifle Ankara'ya gönderdiği ortaya çıktı. Dempsey'nin ziyaretinin özellikle Afganistan odaklı olduğu öğrenildi.
'SÖZÜNÜZÜ YERİNE GETİRİN'
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, görüşmede anlık istihbarat paylaşımı sözünü yerine getirmeyen ABD'li mevkidaşına Türkiye'nin taleplerini iletti. Özel, ABD'den görüşmesinde ABD'nin PKK'ya karşı istihbarat paylaşımını günlük 18 saatten kesintisiz 24 saate çıkarmasını veİncirlik Üssü'ndeki İnsanız Hava Araçları'nın (İHA) kullanılmasını istedi. Görüşmede, Predatörlerin elde ettiği görüntülerin ilk olarak ABD'deki merkezde değerlendirildikten sonra Türkiye'yegönderilmesin neden olduğu sıkıntıların da gündeme geldiği belirtildi. Türkiye'nin ABD ile aynı anda bu görüntüleri elde etmek istediği kaydedildi.
Dempsey ise ABD'nin bataklığa saplandığı ve Taliban'ın son dönemde artan eylemleri nedeniyle sıkıntılı günler geçirdiği Afganistan konusunda Türkiye'den yardım istedi. Dempsey'in görüşmede Türkiye'nin Afganistan'da operasyonel anlamda yönetimi üstlenmesini talep ettiği öğrenildi. ABD eski Savunma Bakanı Robert Gates'in de geçtiğimiz yıllarda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e mektup göndererek, Türkiye'nin Afganistan'da teröristlere karşı savaşta 'daha fazla rol oynamasını' istediği iddia edilmişti.

NATO STRATEJİSİYLE EŞZAMANLI
NATO'nun Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü'ne (ISAF) bağlı 51 askerinin Afgan güvenlik güçleri tarafından öldürülmesinden sonra strateji değiştirdiği iddia ediliyor. Ülkedeki güvenliği Afgan kuvvetlerinin sağlaması hedefleniyordu. Ancak yaşanan bu son olay nedeniyle, birlikte devriye gezen NATO ve Afgan güçlerinin bundan sonra sadece çok büyük operasyonlarda birlikte çalışması sağlanacak. NATO'nun böyle bir strateji değişikliğine gittiği günlerde Türkiye'ye gelen bu teklif büyük dikkat çekti.

EL KAiDE'SiZ SURiYE iÇiN TALEP
ABD, El Kaide ve diğer aşırı grupların Suriye'de büyüyüp gelişmesini önlemek için çalışmalarını sürdürürken bu konuda Türkiye'den de yardımda bulunmasını istedi. Dempsey, ABD'nin, Suriye'de Esed sonrası kontrolü ele geçirmesinden endişe ettiği El Kaide örgütüyle mücadele için de Ankara'nın devreye girmesini talep etti. Suriye'de aşırı örgütlerin mensup olduğu iddia edilenÖzgür Suriye Ordusu'na da bu nedenle yeterli desteği vermediği söyleniyor. Suriye'de Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede El Kaide örgütünün etkin olmasını istemeyen ABD'nin Türkiye ile bu konu hakkında görüş alışverişinde bulunduğu iddia ediliyor. Esed rejiminin devrilmesinin ardından Müslüman Kardeşler'in yönetimde yer almasını istemeyen ABD'nin, Suriye yönetiminde Hıristiyanların ve Baas rejiminin temsil edilmesini istediği ve bu konuda çalışmalarına başladığı belirtildi.

ORG. ÖZEL TALEPLERİ BAŞBAKAN'A İLETTİ
Bu arada, Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. Özel'in perşembe günü yaptığı haftalık görüşme artan terör olayları nedeniyle bir gün öne alınarak dün gerçekleştirildi.Başbakanlık Merkez Bina'da 2 saat 25 dakika süren görüşmede, Org. Özel'in Bingöl'de birbiri ardına yaşanan terör saldırıları ile Hakkari'de 7 taburla gerçekleştirilen büyük operasyonun yanında ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dempsey'in talepleri konsunda da Erdoğan'a bilgi verdiği öğrenildi. Öte yandan Org. Özel'den önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da Başbakanlık'ta bir süre görüşmeler yaptığı ifade edildi.

Predatörlere seçim arası
Aktütün ve Dağlıca baskınlarıyla gündeme gelen insansız hava aracı Predatörler'in Türkiye'ye satışının da görüşmelerde gündeme geldiği öğrenildi. Terör örgütüyle mücadelede büyük öneme sahip silahlı insansız hava araçlarının Türkiye'ye satışı konusunda Obama yönetiminin sıcak baktığı ancak seçimler nedeniyle bir süre bu satışın gecikeceği belirtildi. ABD'nin Afganistan'dael-Kaide ve Taliban'a karşı kullandığı silahlı Predatörleri isteyen Türkiye'nin terörle mücadelede daha iyi sonuçlar almasını sağlaması beklenen insansız hava araçları için bir süre daha beklemesi gerekiyor.

O kız Kenan Işık'la karşı karşıya 10 yıl önce suikasta kurban giden babası Necip Hablemitoğlu'nun ölümüyle sarsılan Kanije, yarın 'Kim Milyoner Olmak İster'de yarışacak.


ıl 2002'ydi... Suikast sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Necip HablemitoğluTürkiye'yi yasa boğdu. Merhum tarihçi ve yazarın cenaze töreninde babasının mezarı başında gözyaşı döken; tabutun sarılı olduğu bayrağı öpen 10 yaşındaki kızı Kanije ise görüntüleriyle tüm Türkiye'yi ağlattı. Aradan 10 yıl geçti ve Kanije; avukat olmaya karar verdi.
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim gören 20 yaşındaki genç kız; eğitim masraflarını karşılamak için çareyi atv'de Kenan Işık'ın sunduğu "Kim Milyoner Olmak İster?"e katılmakta buldu. Yarın yarışacak olan Kanije Hablemitoğlu, "Annemin maddi yükünü hafifletmek ve eğitimimi devam ettirmek için elimden geleni yapacağım" dedi.
FAiLi MEÇHUL KALAN CiNAYET
Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002'de evinin önünde bir suikasta kurban gitmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz aylarda faili meçhul kalan tek cinayetin bu olduğunu ve Hablemitoğlu'nun özel durumları bulunduğunu ifade etmişti.
* Necip Hablemitoğlu suikasta kurban gittiğinde henüz 10 yaşında olan Kanije Hablemitoğlu, babasının mezarı başında sergilediği yürek burkan görüntüleriyle Türkiye'yi ağlatmıştı.

Barcelona Fenerbahçeli Mert'in peşinde


30 yaşına gelen Victor Valdes’e yedek arayışlarına giren Barcelona’nın adayları arasına Mert Günok da girdi.

G.Saraylı Muslera’yla ilgili iddialara “Valdes her zaman birinci kaleci olacaktır” diyerek karşı çıkan Barcelona Teknik Direktörü Tito Villanova’nın ‘iyi bir yedek’ istediği, yönetimin de 3 aday üzerinde durduğu ifade edildi.
Katalan ekibinin Newcastle’ın 24 yaşındaki Hollandalı kalecisi Tim Krul, M’Gladbach’ın 20 yaşındaki genç eldiveni Marc-Andre ter Stegen ve Fenerbahçe’nin 23 yaşındaki yeteneği Mert Günok’u izlemeye aldığı bildirildi. Barcelona, genç bir kaleci transfer ederek Valdes’in arkasında formaya hazırlamak, 4-5 yıl sonra da kaleyi bu isme teslim etmeyi planlıyor. Barça'nın istatistikçilerinin Mert'i Fenerbahçe ve M illi Takım maçlarında izlemeye aldığı ortaya çıktı.
Mert'e Arsenal'in hocası Arsene Wenger de göz koymuştu.

Bu sabah sınırda çatışma çıktı... Akçakale'de okullar tatil edildi


Özgür Suriye Ordusu mensupları Tel Abyad'da Esad güçlerinin tuttuğu sınır kapısını uzun süren çatışmalar sonucu ele geçirdi. Sınırda çatısında Suriye bayrağı asılı olan Sınır Gümrük Binası'ndaki Suriye bayrağının indirilmesi anı A Haber TV'de anbean görüntülendi.

Sınıra yakın mahallelerde oturan vatandaşlar da bayrağın indirilmesi anını izledi

ŞANLIURFA’nın Akçakale İlçesi’nin karşısında bulunan Suriye’nin Rakka kentine bağlı Telebyad İlçesi’nde muhalifler ile askerler arasındaki çatışmalar şiddetini artırarak sürdürüyor. Muhalifler,Türkiye sınırına 300 metre mesafede ele geçirmek istediği Telebyad Gümrük Kapısı’nı yoğun ateş altına aldı. Zaman zaman atılan bombalar nedeniyle gümrük binasından dumanların yükseldiği görülüyor. Türkiye tarafında tedirginliğe yol açan çatışma sonrası, Akçakale ilçe merkezi ile ilçenin sınır hattında bulunan köylerde okullar tatil edildi.

İç karışıklığın sürdüğü Suriye’de, muhalifler ile ordu güçleri arasında süren çatışmalar, aylardır ülkenin sakin olarak bilinen kentlerinden Rakka’ya sıçradı. Rakka’da 3 gündür devam eden gerginlikte, muhalifler Akçakale’nin karşısında bulunan Türkiye sınırına 300 metre uzaklıktaki Telebyad İlçesi’nde sınır kapısını ele geçirmek için Suriye askerleri ile çatışmaya başladı. Giderek şiddetini artıran çatışmalarda çok sayıda kişi ölürken, onlarca kişi de yaralandı. Çatışmadan kaçan onlarca kişi de, sınırı aşıp Türkiye’ye sığındı ve Akçakale’de bulunan çadır kente yerleştirildi.

GÜMRÜK BİNASI KUŞATILDI
Telebyad’da dün başlayan çatışmalarda muhalifler, ele geçirmek istedikleri Telebyad Sınır Kapısı’nı ve gümrük binasını kuşattı. Muhalifler, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte içeride bulunan askerler ve keskin nişancılar ile çatışmaya başladı. Silah seslerinin yankılandığı çatışmalar sırasında, binadan zaman zaman atılan bombalar nedeniyle dumanlar yükseldiği görüldü. Gümrük binasının yanı sıra Telebyad’ın iç kısımlarında da silah sesleri nin durmadı.

17 Eylül 2012 Pazartesi

fenerbahçe marsilya maçı starda

Doğuş ve Doğan yayın grupları, UEFA Avrupa Ligi maçlarını da paylaştı. Doğuş’ta kalan maçlar açık kanalda, Doğan’ın aldığı karşılaşmalar D-Smart platformundan yayınlanıyor. Anlaşmaya göre ilk seçim hakkına sahip olan Doğuş Grubu, Fenerbahçe’nin, Türkiye’nin UEFA Avrupa Ligi’ndeki tek temsilcisi olması nedeniyle sarı-lacivertli takımın bütün maçlarını Star TV’den yayınlayacak. Trabzonspor ile Bursaspor’dan herhangi biri gruplara kalsaydı bu maçları D-Smart ekrana taşıyacaktı.

Galatasaray şampiyonlar ligi D-smartta

Dev arenada çarşamba günü yapılan maçları ise D-Smart yayınlıyor. Anlaşma kapsamında M.United ile Galatasaray arasında yarın oynanacak maçı D-Smart yayınlayacak. Sarı-kırmızılı takımın, 2 Ekim Salı günü İstanbul’da Braga ile yapacağı karşılaşma ise Star TV tarafından ekrana getirilecek.

Star TV’nin Doğan Grubu’ndan, Doğuş Grubu’na geçişi sırasında Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi maçları, UEFA’nın yayın kurallarına göre açık ve şifreli kanallar arasında paylaşılmıştı. Star TV salı maçlarını, D-Smart çarşamba karşılaşmalarını aldı. Doğuş Grubu, Star TV’nin, reytingi çok yüksek olan Muhteşem Yüzyıl dizisini çarşamba günü ekrana getirmesi nedeniyle bu tercihi yaptı.

Arınç: ‘PKK çılgınlık noktasında


Milliyet Buluşmaları” bu kez Bursa’daydı... “Türkiye’ye yatırım, geleceğe yatırım” sloganıyla gerçekleştirdiğimiz Bursa buluşmasında, yazarlarımızla Başbakan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Bülent Arınç’ı, siyasetçileri, işadamlarını ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini bir araya getirdik.
Üretim gücü, sanayideki öncülüğü, ulaştığı refah düzeyi ve toplumsal barış ve huzuruyla Türkiye’nin örnek kentleri arasında yer alan Bursa’nın geleceği de çok parlak görünüyor.
Başbakan Yardımcısı Arınç ve Bursa Valisi Şahabettin Harput, Bursa’nın doğanın cömertliğinden ve insanının çalışkanlığından kaynaklanan zenginliklerini özetlediler.
Konuk, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olunca, yazarlarımızla sohbete, yine siyaset ve maalesef terör damgasını vurdu. Aynı gün 8 polisimizin şehit edilmesi, Bursa toplantısının da gündemiydi.
“Çılgınlık noktası”
Başbakan Yardımcısı Arınç, Milliyet yazarlarının terör eylemlerindeki tırmanışta Suriye’nin rolü olup olmadığına ilişkin sorusunu yanıtlarken, şu değerlendirmeyi yaptı:
PKK’nın eylemleri çılgınlık noktasında. Bizim aldığımız bilgilere göre, özellikle Suriye’de yaşanan son olaylardan sonra bu durumu fırsat bilen, PYD’nin de desteklemediği bir grup, taşkınlık yapmaya çalıştı. Türkiye’de de birkaç alanda hakimiyet kurmaya çalıştılar. PKK, özellikle kamu dairelerine kendi bayraklarını çekmeye çalıştı. Böylece uluslararası alana taşımak istediler. Eyleme gönderilen teröristlere ‘dönmeyeceksiniz, öleceksiniz’ talimatı verilmiş. Dönseler orada PKK tarafından öldürülecekler. Bu kadar acımasızlar. İran, Suriye’de yaşanan olaylara bizden farklı bakıyor. Suriye’deki hükümeti açıktan destekleyen bir İran var. Keza Irak’ta bir Maliki var. Türkiye ise, halka yöneltilmiş bir katliam olduğu için karşı çıkıyor. Yoksa Suriye ile iyi giden ilişkilerimizi bozmak için bir neden yoktu. Ama ortada bir katliam var. Bu koşullarda Türkiye, ‘sen böyle yaparsan biz de böyle yaparız’ diyor, olabilirler. Halkına karşı katliam yapılırken Suriye rejiminin ömrünü uzatmaya çalışmak yanlıştır.”
“Habur’u istismar ettiler”
Arınç, artan terör olayları karşısında hükümetin açılım yaklaşımından vazgeçip geçmeyeceği,nerede yanlış yapıldığı, sorunun nedenlerine yönelik analizinin ne olduğuna ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
“Son olaylara bakıp da karamsar olmaya gerek yok. Nerede yanlış yapıldığı sorusunun yanıtı Fikret Bila’nın ‘Komutanlar Cephesi’ kitabında var. Orada terörle mücadele etmiş eskiGenelkurmay başkanları ve diğer komutanların önemli tespitleri ve analizleri var. Ben, her zaman orada söylenenlere bakılması gerektiğini söylüyorum. Orada nerelerde yanlış yapıldığı da söyleniyor.
Biz, sorunun nedenlerine yönelik olarak iyi niyetle bir açılım süreci başlattık. Daha sonra Sayın Başbakan, bu projeye, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi adını verdi ki öyledir. Bu bağlamda adımlar atıldı. Habur bir kırılma noktası oldu. Habur istismar edildi. Habur’dan gelenler, Apo propagandası yaptılar. Böyle yapınca da tutuklandılar. Muhalefet de Habur’u eleştirdi; utanç olduğunu, suç olduğunu söyledi. Muhalefet, iktidarı acımasızca sıkıştırdı. Bu olunca hükümet de, ‘ne oluyor’ diye düşünmeye başladı. Süreç böylece hem PKK hem de muhalefet tarafından istismar edilmiş oldu.”
Arınç, açılım sürecinde atılan adımların küçümsenmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Yine de Kürt vatandaşlarımız ne isteyebilir diye, düşünüyoruz. Açılım, sadece Kürtler için de düşünülmemeli. Başka talepler de var. Onları da karşılamak için bu süreç başlatıldı. RTÜK’te yönetmeliği değiştirdik. TV’de 30 dakika, radyoda 45 dakika anadilde yayın yapılıyordu. Bu yayını yerel ve bölgesel televizyonlar için 24 saate çıkardık. Ulusal televizyonlar, bu yönde talepte bulunmadılar. Keza altyazı zorunluluğunu da kaldırdık. Ve bize teşekkür edildi. Denildi ki, ‘bu yayınlardan önce Kürtçe yayın yapıyor diye İran televizyonunu, Ermenice yayın yapıyor diyeErmenistan televizyonunu izliyorduk ama şimdi gerek kalmadı, TRT’yi izliyoruz’.
Keza yaraların sarılması amacıyla terör mağdurlarına tazminat uygulamasını getirdik. Kim terörden mağdur olduysa zararlarını karşıladık, bu amaçla 4,5 katrilyon ödeme yaptık.
Son olarak Kürtçe seçmeli ders oldu. MardinElazığTunceli’de üniversiteler, yaşayan diller adı altında enstitüler açtılar.
Buna karşın dendi ki, ‘Kürtçe eğitim dili olsun’. Bu hukuken de fiilen de mümkün değil. Diyelim ki, hukuken değişse bile fiilen öğrenci ve öğretmen bulmak mümkün değil. Ben, TRT’de Kürtçe program yapacak adam bulamıyorum. Üç sene sonra yayın yapacak noktaya ancak gelebildik. Demek ki aşama aşama yapılabiliyor. Ama bunun dışında bizden başta OHAL’in kaldırılması olmak üzere ne istenmişse gerçekleştirdik, buna karşın iç politikada vatan haini ilan edildik.”
BDP kadın kontenjanı
Arınç, siyasette kadın kontenjanına ilişkin soruya karşılık verirken de, şöyle konuştu:
“Genel başkanımızın bu konudaki hassasiyetini bilerek konuşuyorum. Partimizin il ve ilçe yönetimleri 50 kişidir ve Başbakan, ‘şu kadar kadın ve genç olacak’ diye özellikle talimat vermiştir. Bursa il yönetimi 50 kişi, 10’u kadın.”
Arınç, BDP’nin kadın kontenjanının daha fazla olduğunun hatırlatılması üzerine de şöyle devam etti:
“BDP’nin kadın milletvekilinin sayısını artırmasına gerek yok. Polis tokatlamak için kadın milletvekili arıyorlarsa zaten onlarda var. BDP’nin kadın milletvekilleri, otobüslerin üzerinde bar bar bağırıyorlar, bir diğeri de aşağıda polis müdürü tokatlıyor.”
Film rezalet, vahşet de...”
Başbakan Yardımcısı Arınç, İslam aleyhine çekilen film ve ABD’nin Libya Büyükelçisi’nin öldürülmesiyle sonuçlanan tepkilere ilişkin soruya da, şu karşılığı verdi:
“Film rezalet. Bu olay iki açıdan rezalet: Kutsal değerlere saldırması itibarıyla, tepki adına yaratılan vahşet itibarıyla. Avrupa’da daha önce de kutsal değerlere böyle saldırılar oldu.Danimarka’da, Hollanda’da. Bir karikatür olayı yaşandı. Filme karşı tepki diye ABD Büyükelçisi’nin öldürülmesi de vahşettir. Ben, Kaddafi’nin de vahşice öldürülmesine vahşet demiştim. Elçiler dünyanın her yerinde saygınlık görmeli.”
Tutuklu gazeteciler
Arınç, tutuklu gazeteciler ve milletvekilleriyle ilgili soruyu da, şöyle yanıtladı:
“3. Yargı Paketi’nde gerekli düzenlemeler yapıldı. Biz, yasa değişikliğini yaptık. Ancak yorumu hakimler yapıyor. Hakimlere gerekçe yazma zorunluluğu getirildi, onlar da kendilerine göre gerekçe yazıyorlar. Özgürlük hakimleri düzenlemesi yapıldı. Tutuklamaya karar veren hakimle yargılamayı yapan hakimin farklı olması düzenlemesi yapıldı. Fakat yorumu tümüyle yargıya bağlı bir olay.”

14 Eylül 2012 Cuma

G.Saray'da Sabri sakatlandı!.. Baros kadroda yok


Antrenmanda sakatlanan Sabri Sarıoğlu'ndan kötü haber geldi. Sol uyluk ön adelesinde zorlanma olan Sabri Sarıoğlu, MP Antalyaspor maçı kadrosuna alınmadı. Sarı kırmızılı oyuncu Manchester United maçında da forma giyemeyecek.
Ayrıca Fatih Terim, Milan Baros'a kadroda yine yer vermedi.



Ujfalusi'nin sakatlık haberiyle sarsılan Galatasaray'da bir kötü haber daha... Antrenmanda sakatlık geçiren Sabri Sarıoğlu; Antalyaspor ve Manchester United karşısında forma giyemeyecek.

Galatasaray resmi internet sitesinden yapılan açıklama şöyle:

"Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı'nın bu sabah Florya Metin Oktay Tesisleri'nde gerçekleştirdiği antrenman esnasında oyuncularımızdan Sabri Sarıoğlu'nun sol uyluk ön adalesinde grade 1-2 zorlanma tespit edilmiştir. Oyuncumuzun tedavisine hemen başlanmıştır."
RİERA ANTALYA'YA GÖTÜRÜLÜYOR, BAROS YİNE YOK
Galatasaray, Medical Park Antalyaspor maçı için sürdürdüğü hazırlıklarını tamamladı ve bugün öğleden sonra özel uçakla Antalya gidiyor.
Sarı kırmızılı ekibin maç kadrosu 19 kişi olarak belirlenirken kadroda şu isimler yer aldı. Muslera, Ufuk - Cris, Dany, Eboue, Semih, Çağlar, Hakan - Melo, Selçuk, Hamit,Yekta, Emre, Aydın, Riera, Amrabat - Elmander, Burak, Umut.
Sarı kırmızılı ekibin yılda 2.9 milyon Euro kazanan Çek yıldızı Milan Baros bu sezon bir kez daha kadroya alınmazken, Albert Riera ise 19 kişilik maç kadrosunda yer aldı ve Antalya'ya götürülecek. Ancak Antalyaspor maçı kadrosunun 19 kişi oyarak belirlenmesi kafalarda soru işareti olarak belirdi. Teknik direktör Fatih Terim yarın oynanacak maçta bir oyuncuyu tribüne gönderip, maç kadrosuna almayacak. 19 kişilik futbolcu kadrosu içinde Riera'nın tribüne çıkması yüksek olasılık olarak görülüyor. Bu arada kadroda ilk kez bulanan Cris ise teknik direktör Fatih Terim şans verirse sarı kırmızılı ekipte ilk kez resmi maçta forma giyecek.

PKK'lılar Şemdinli'de karakola saldırdı...


HAKKARİ’nin Şemdinli ile Yüksekova ilçeleri arasında bulunan Güzelkonak Jandarma karakoluna bir grup PKK’lı tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmazken, yer yer çatışmaların olduğu belirtildi.

Şemdinli kırsalında operasyonlar yoğun olarak sürdürülürken, PKK’lılar bugün saat 15.00 sıralarında Yüsekova ile Şemdinli arasında bulunan Şemdinli’ye bağlı Güzelkonak Jandarma Karakolu’na silahlı saldırı düzenledi. Saldırıya askerler anında karşılık verirken, dağlık alanlarda da yer yer sıcak çatışmaların yaşandığı belirtildi. Kobra helikopterlerin desteğinde bölgede geniş çaplı bir operasyon başlatıldı.

THY uçağı inemedi geri döndü

Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbul-Bingazi seferini yapan uçağı, şiddet olayları ve güvenlik zafiyeti nedeniyle Bingazi Havalimanı’nın kapatılması üzerine inişine 1 saat kala İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldı.

ABD Büyükelçisi Christopher Stevens’in öldürüldüğü Libya’nın Bingazi kentindeki olaylar nedeniyle havalimanının uçuşlara kapatılması üzerine THY uçağı iniş yapamadı. İçerisinde 121 yolcu bulunan TK 647 sefer sayılı uçak, İstanbul-Bingazi seferini yapmak üzere saat 07.30’daAtatürk Havalimanı’ndan havalandı. THY uçağı inişine 1 saat kala Bingazi Havalimanı’nın uçuşlara kapatıldığı bilgisi iletilince rotasını değiştirerek İstanbul Atatürk Havalimanı’na geri döndü. Uçaktaki Türk yolcular evlerine gönderilirken, Libyalı yolcular otellere yerleştirildi. Bingazi Havalimanı’nın gece yerel saatle 23.00’e kadar uçuşlara kapalı kalacağı bildirildi.

Müslüman'ın önceliği ne olmalıdır?

Dünya Müslümanları, hak ettikleri saygınlığın, huzurun, refahın, insanca yaşamın, dik duruşun, evlatlarına insanca bir hayat sunabilmenin çok uzağındalar. İslam beldelerinin bir kısmında %20'lik azınlıklar büyük çoğunluğa hayatı zindan etmekte, kan dökmekteler. Dinlerini mezheplerine feda etmiş durumdalar. Kendilerine Müslümanlar. 
"La ilahe illallah"tan anladıkları kayıtsız ve şartsız Allah'a iman değil, mezhep ve meşreplerini onaylayan bir ilaha teslimiyettir. Maalesef manzara budur. Halbuki onurlu bir Müslüman'dan, Allah'a iman, adalet, merhamet, elbirliği, barış ortamını tesis, dayanışma, problemlerde Kuranı Kerim'i hâkim tayin etme, en yakın akrabası bile haksızlık etmişse onun karşısına dikilme ve temiz bir hayatın akabinde ahirete gitmesi beklenir.
Müslüman ırkıyla, nesebiyle, aşiretiyle övünmez, Müslüman imanıyla, vicdanıyla, haysiyetiyle, insanlığıyla, onuruyla, bilinciyle, merhametiyle, kardeşlik şuuruyla övünür.
Müslüman iftira atmaz. Başkasını haksızca lekelemez. Fitneye ve lekelenmeye de direnir.
Müslüman kendi iffet ve onuruna düşkün olduğu kadar, başkasının iffet ve onuruna da düşkün olmalıdır.
Müslüman yılışmaz. El pençe durmaz. Eğilip bükülmez. Korkak, ikiyüzlü, karaktersiz olmaz.
Müslüman ırkını, aşiretini, nesebini bir üstünlük sebebi görmez. Çünkü babasını annesini seçemediği gibi yukarıda saydığım hususlarda da seçici olamaz. Niye bu ırktanım diye soramaz. Bununla da övünemez.
Müslüman dilini de üstünlük sebebi göremez, övünmez de yerinmez de. Cennete götüren dil olmadığı gibi, cehenneme götüren dil de yoktur.
Müslüman kendi evladına, akrabasına, dostuna gösterdiği özveriyi başkasının evladına da, akrabasına da göstermelidir. Göstermiyorsa ve yetkili bir makamda ise emanete ihanet etmiş olur. Zulmetmiş olur.
Müslüman kendi inancında olmayan insan hakkında da vicdanlı davranır.
Müslüman büyüklenmez. Kibirden nefret eder. Başkasının önünde eğilmesinden rahatsız olur. İnsanların kendisinden ürkmesinden ürker. Zalim ve diktatör gibi algılanmaktan utanır. 

Eti senin kemiği benim mi? Okullar açılıyor. Gençlerimizi, evlatlarımızı öğretmenlerimize emanet edeceğiz. Bu yazımızın başında önce şunu söyleyeyim: Öğretmen camiasının büyük çoğunluğuna büyük sevgim, saygım, sempatim vardır. Çoğunun öğrencisi için özel hayatından, sağlığından, huzurundan ödün verdiğini bilirim. Talebesinin cebine harçlık koyan hocaları bilirim. O türden güzel insanlar bu yazının konusu değillerdir. Ama öğretmenler içinde öylesi var ki onlar için "eti senin kemiği benim" demem. Asla demem. Aşağıdaki sözüm o türden insanlaradır. Eğitimin yüz akı olan hocalarıma değil. 

Çocuk uyuşturucu kullanıyorsa Olabilir ya, kötü bir alışkanlığa yakalanmıştır. Kötü çevreden etkilenmiş, belki ayağı kaymıştır. Sakın bu çocuğu dışlamayın. Sakın onları arkadaşlarının yanında rencide etmeyin, kınamayın. Onu bir hasta gibi görmeyin. Ona babalık yapın. Onu piyasadaki babalara yem etmeyin. 

Çocuk tembelse Olabilir ya, herkes fabrika ürünü değil ya. Kimisi geç anlar, kimisi az anlar, kimisi yanlış anlar. Tembel diye nitelediğin öğrenciyi anla. Cüzzamlı muamelesi yapma. Önce insanları tanı. O çocuğun yerine evladını koy. Evladına nasıl davranacak olursan ona da öyle davran.
En iyi olanı değil, en az anlayanı ölçü al. Bir daha anlat, bir daha. Anlayıncaya kadar, bir daha. 

Çocuk yaramazsa Olabilir ya. Haşarı, hiperaktif, ölçüsüz olabilir. Genç bu. Çocuk bu. Elbette olabilir. Belki ailesiyle derdi vardır. Belki kendisiyle barışık değildir. Belki birine sevdalanmıştır. Belki cep harçlığı yoktur. Belki, belki...
Ona kol ve kanat ol. İlgilen. Kendi evladının simasını gör onun yüzünde. Biliyorum böyle yapan çoktur. Ama vurdumduymaz, ilgisiz olan da az değildir. 

Öğrenciyi cezalandırmayın Şahit olduğum ve kulak misafiri olduğum iki olayı paylaşmak istiyorum; Okulun birinde -ismi bende saklıöğrenci hocasına saygısızlık yapmış. Ne yapmışsa artık kadın öğretmen, yönetici müdür yardımcısıyla konuşuyor; "Bu öğrenci sınıfta kalmalı." Yönetici itiraz ediyor; "Ama hocam notları iyi." Öteki bastırıyor, "ama bana saygısızlık etti, cezasını çekmeli."
Saygısızlığın bedeli bu mu olmalı? Sonuç ne oldu bilmiyorum.
Diğer bir örnek: Öğrenci sınıf mümessili. Sınıfı susturamamış. Hoca sınıfın yanından geçince mümessili soruyor, "benim hocam" deyince de tokadı yapıştırıyor. Hoca suçu ne bu çocuğun? Sınıfı niçin susturamadın. Suçu bu. Çocuk ne yapsaydı? Çete mi kursaydı, arkadaşlarıyla yaka-paça mı olsaydı? Susturamamış! Veli müdürü arıyor, "hocam ben çocuğumu arkadaşlarının yanında tokat yesin diye göndermedim" diyor. Ses yok müdürden. Siz bu öğrenciden artık bir randıman bekleyebilir misiniz? Arkadaşlarının yanında tokatladınız. 

Eti senin kemiği benim mi? Eli öpülecek ve eğitimin yüz akı olan hocalarım, öğretmenlerim için evet. Ama sayıları çok az da olsa bu türden insanlar için hayır. Sana et de yok, kemik de. 

Çocuklarımız size emanet Eli öpülesi hocalarım. Çocuklarımız size emanet. Anneler Ayet'el-Kürsi ile çocuklarını uğurlarken onları kadın öğretmene yani bir anneye; onları erkek öğretmene yani bir babaya teslim ediyorlar.
Çocukları anlayın. Toleranslı davranın. Onlara güler yüz gösterin. Onları kucaklayın. Başlarını okşayın. Ters davranırlarsa bile büyüklük edip bağışlayın. Onlara fırsat tanıyın. Bir daha, bir daha. Elbette kızgınlığınızın veya haklılığınızın sonucu olarak onların geleceğiyle oynamıyorsunuzdur. Çünkü siz en şerefli görevi yapıyorsunuz. Biliyorum çoğunuz buna layıksınız.
Ama ne olur, yukarıda örneğini verdiğim sıkıntılı insanlar varsa onları düzeltecek şeyler yapın. Onların vebalini yüklenmeyin. Binde bir de olsa bu örnekleri aramızda barındırmayın. Bu vesile ile tüm öğretmen ve öğrencilerimizin yeni eğitim ve öğretim yılını tebrik ederim.

Sorular

Engellilik bir ceza mıdır? Anne-babanın suçu çocuğun engelli olmasında etkili midir? 
- Yüce Allah bazımızı sağlıklı, bazımızı ise engelli yaratmıştır. Veya engellilik daha sonra oluşabilir. Elbette ki bu Rabbin takdir ettiği bir hikmete dayanır.
O hikmeti de ancak Allah bilir. Belki engelli insanlarla bizi denemektedir. İmtihan etmektedir. Belki engelli insanların iradeleriyle engelleri nasıl aşabildiklerine bizi şahit tutmaktadır. Ancak bunun bir imtihan olduğunu unutmamalıyız. Fakat engelliliğin bir ceza olduğu veya anne-babanın günahından ötürü oluştuğunu iddia etmek doğru değildir. Yüce Allah kimsenin günahını diğerine yüklemez. 

Zamanında birinden para aşırdım. Şimdi bunu söyleyemem. Mümkün değil. Ne yapmalıyım? 
- En doğrusu o kişiyle görüşüp helallik istemeniz ve o aldığınız parayı iade etmenizdir. Ancak bunu yapamıyorsanız; bir vesileyle o kişiye o dönemde aşırdığınız paranın bugünkü değerine yakın bir miktarı vermeniz gerekir. Mutlaka "bunu şunun karşılığında verdim" demeniz gerekmiyor. Bu arada genel bir helallik almaya çabalayınız. Bir daha teyiden yazıyorum. En güzeli bunu itiraf edip parasını iade etmektir. Çünkü ahirette Allah'ın huzurunda rencide olacağımıza, bu dünyada rencide olalım daha hayırlıdır. 

Çocuğun göbek bağı ne yapılmalı? 
- Uygun bir beze sarılıp toprağa gömülmelidir. 

Hamile kadın çocuğunu emzirebilir mi? 
- Tıbbi yönden bir engel yoksa, fiziksel olarak da müsaitseniz 2 yaşına kadar veya ihtiyaç süresine kadar çocuğunuzu emzirebilirsiniz. 

Genlerle oynayarak erkek veya kız çocuk doğurmaya çalışmak sakıncalı mı? 
- Yüce Allah her şeyi bir ölçü içinde yaratmıştır. (Kamer, 54/49) İnsanlar genellikle kendi yaptıklarıyla karada ve denizde bozulmaya sebep olmuşlardır. (Rum 30 /41) Bu denge ve ölçüyü bozmuşlardır. Bu nedenle de doğal dengeyi bozacak, Yüce Allah'ın vereceğine razı olmamak gibi bir anlama gelecek "gen" müdahalesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. İnsanoğlunun genleriyle oynamak, ileride anormal ve dengesiz nesillerin çoğalmasına sebep olabilir. 

Telif hakkını hiçe sayıp korsan kitap veya kaset çoğaltabilir miyiz?- Telif hakkına saygılı olmak gerekir. Zira bu bir emek sonucudur. Kişi bu noktaya gelinceye kadar mesai harcamış ve belki de zor aşamalardan geçmiştir. Ama bir insan kendi telifi hakkında bu konuda genel yetki verebilir. Örnek olarak ben yıllarca önce de CD ve DVD'lerimin yararlanılması niyetiyle çoğaltılmasına müsaade etmiştim.

Altın güne hızlı başladı


ABD Merkez Bankası’nın (Fed), beklenildiği gibi yeni tur niceliksel gevşemeye (QE3) gitme kararı almasının ardından, uluslararası piyasalarda altının onsu son 7 ayın en yükseğine çıkarak 1.777,95 doları gördü.

Bu seviyeyi en son 29 Şubat 2012’de gören altının onsu şu dakikalarda 1.776,68 dolardan işlem görüyor.
KAPALIÇARŞI'DA ALTIN FİYATLARI
İstanbul Kapalıçarşı’da 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı 102,30 lira, Cumhuriyet Altınının satış fiyatı ise 685,00 lira oldu.
İstanbul Kapalıçarşı’da alınıp satılan altın türlerinin, önceki kapanış ve bugün açılış fiyatları (TL) şöyle:

TOKİ'den indirim müjdesi


Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), borcunu ödeyip tapusunu hemen almak isteyen konut ve işyeri alıcılarından gelen yoğun talep üzerine 2012 yılı için indirim kampanyası düzenledi.

İdare, hak sahiplerine peşin ve 3 ay vadeli olmak üzere iki ödeme alternatifi sağlıyor. Buna göre, borç bakiyesini peşin olarak kapatanlar yüzde 20, 3 ay vadeli eşit taksitler halinde kapatanlar ise yüzde 17 indirimden yararlanacak. Kampanya kapsamında söz konusu indirimden faydalanmak isteyenler, konut kredisi de kullanabilecek.

TOKİ’nin indirim kampanyasından, satışları 2010 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmiş ve geri ödeme taksiti 2010 yılı sonuna kadar başlamış, geri ödemeleri halihazırda devam eden, konut ve işyerleri sahipleri yararlanacak. Vadesi 12 ay ve daha az kalan projeler kampanya dışında tutuldu.

Kampanyadan yararlanmak isteyen alıcıların, Eylül 2012 ayı da dahil olmak üzere başvuru tarihi itibarıyla ödemekle yükümlü oldukları taksitlerini yatırmış olmaları gerekiyor

Haydarpaşa için ilk kazma vuruluyor


İstanbulluları ayağa kaldıran Haydarpaşa Port projesinin ihale ve uygulama çalışmalarına start verilecek.

Alınan kararla, 2007 yılında yapılan protokolle ilk adımı atılan ”Haydarpaşa Port” projesinin 2009’da başlanan planlama çalışmalarıyla ilgili düzenlemeler için gerekli onay verildi.

Böylece plan düzenlemesi tamamlanan projenin ihale ve uygulama çalışmalarına start verilecek. Projenin hayata geçmesi için önünde engel kalmadı. Yapılacak ihalenin ardından Haydarpaşa Port projesinde ilk kazma vurulacak.

AA muhabirine açıklama yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş, planın Haydarpaşa projesi olduğunu ve ”Haydarpaşa Manhattan” diye bir projeleri olmadığını söyledi.

”Bu plan, Haydarpaşa Garı ve çevresine ait plandır” diyen Kocabaş, bu planın bundan önce mecliste sonuçlandırıldığını belirterek, idari sınır ile sit sınırı arasında uyumsuzluk görüldüğünü ve alınan kararla bunun düzeltilmiş olduğunu kaydetti.

Popomu elledi savunması cinayete tahrik nedeni sayıldı


ADANA’da arkadaşı 49 yaşındaki Osman Salih Savaşoğlu’nun kafasına tabancayla ateş edip, bıçakla boğazını keserek öldürdüğü iddiasıyla yargılanan özel güvenlik görevlisi 34 yaşındaki İsa Uçak, "Popomu elledi" diye yaptığı savunma sonucunda ’tahrik ve iyi hal’ indiriminden yararlandırılarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Olay, 16 Aralık 2011’de merkez Çukurova İlçesi Topalak Köyü yakınındaki ormanlık alanda meydana geldi. Osman Salih Savaşoğlu’nu tabanca ve bıçakla öldürülmüş halde bulan köylüler, durumu jandarmaya bildirdi. Jandarma ekipleri, şüpheliyi yakalamak için öldürülen Savaşoğlu’nun cep telefonu dokümanlarını inceledi. Savaşoğlu’nun en son özel bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışan arkadaşı İsa Uçak ile görüştüğü saptandı. Gözaltına alınan Uçak, Savaşoğlu’nun arkadaşı olduğunu, en son olayın olduğu gün telefonla görüştüğünü, ancak buluşmadıklarını iddia etti. Vahşi cinayetin yaşandığı bölgede bulunan restoran ve işyerlerinin güvenlik kameralarındaki görüntüleri tek tek inceleyen jandarma ekipleri, Uçak ile Savaşoğlu’nun birlikte yürürken görüntülerini buldu. Bu görüntüler üzerine Uçak suçunu itiraf etti. Nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanan İsa Uçak hakkında, ’kasten öldürme’ suçundan ömür boyu, ’hırsızlık’ suçundan ise 5 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
 
’POPOMU ELLEYİP, SENİ ARZULUYORUM DEDİ’
 
Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanık İsa Uçak, Osman Salih Savaşoğlu ile 4 yıl önce tanıştıklarını belirterek olayı şöyle anlattı:
 
"Kendisiyle normal bir arkadaşlığımız vardı. Olay günü gezmek için ormanlık alana gittik. Giderken de aldığımız biraları içtik. Olay yerine geldiğimizde çevreden şişe toplayıp bana ait tabancayla ateş ettik. Sonra benim popomu elleyerek, ’Seni 4 yıldır çok arzuluyorum’ dedi. Ben çok kötü olduğum için onu itekledim. Yerden taş almak için eğilince tabancayla 3 el ateş ettim. Ölmediğini düşünerek bıçakladım."
 
’EŞYALARINI ÇALMADIM, YAKTIM’
 
Hırsızlık suçlamasını kabul etmeyen Uçak, "Kimliğini, telefonunu, parasını ve eşyalarını alıp yaktım. Cesedi de orada öyle bıraktım. Daha sonraki günlerde psikolojim bozuldu. Normal davranmaya çalışıp işime devam ettim" dedi.
 
Öldürülen Osman Salih Savaşoğlu’nun kardeşi Mustafa Savaşoğlu, sanıktan şikayetçi olduğunu ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. 
 
Mahkeme heyeti, önce ömür boyu hapis cezasına çarptırdığı sanık Uçak’ın cezasını, cinayeti tahrik altında işlediğine kanaat getirip, duruşmalardaki iyi halini de gözönünde bulundurarak 15 yıla indirdi. Ayrıca sanık Uçak, ölenin üzerindeki cep telefonu ile parasını çaldığı iddiasıyla 2.5 yıl, ruhsatsız silah taşımaktan da 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Emenike Barcelona'ya kafa tuttu Sparkta Moskova'nın golcü futbolcusu Emmanuel Emenike, gözünü Barcelona'ya dikti.


Fenerbahçe'yi şampiyonlar ligi play-off'larında eleyerek gruplara kalmayı başaran Spartak Moskova, İspanya devi Barcelona ile G Grubu'nda mücadele edecek.
Grubun ilk maçında Barcelona'ya konuk olacak Spartak Moskova'nın Nijeryalı golcüsü Emenike iddialı açıklamalarda bulundu.
Bir dönem Fenerbahçe'ye transfer olan ancak şike soruşturması nedeniyle Rusya'ya gitmek zorunda kalan Emenike, Barcelona ile Camp Nou'da oynayacakları maç için "Biz Barcelona ve diğer takımların gözünde çocuk oyuncağı olmayacağız. Barcelona'yı ve gruptaki tüm takımları yenebilecek gücümüz var" ifadelerini kullandı.
Golcü futbolcu, "Barcelona karşısında hocamızın bize oynatacağı sistem çok önemli. O bizi Barcelona ve İspanya Milli Takımı'nın oynadığına benzer bir sistemle sahaya sürüyor" dedi.
Barcelona'dan korkmadığını söyleyen Emenike, "Ben ve takım arkadaşlarım Barcelona'dan korkmuyoruz. Ama onlara saygımız var" şeklinde konuştu.
Spartak Moskova 19 Eylül çarşamba günü Camp Nou'da şampiyonlar ligi G Grubu ilk maçında Barcelona'ya konuk olacak.

Aziz Yıldırım'ın 2 çılgın projesi


Fenerbahçe Kulübü Aziz Yıldırım, sarı-lacivertli camiayı heyecanlandıracak iki büyük projesini anlattı. İşte Aziz Yıldırım'ın o projeleri...


Fenerbahçe Kulübü Aziz Yıldırım, NTV Spor'da katıldığı canlı yayında birçok konu hakkında açıklama yaparken; özellikle sarı-lacivertli camianın merakla beklediği projeleri de anlattı.

Başkan Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Kulübü'ne maddi kaynak yaratmak adına ilk olarak 1 milyon üye ve 1 milyar dolarlık gelir bekledikleri proje üzerinde çalıştıklarını vurgularken; ikinci proje hakkında da ip uçları verdi.

Kulübün gelirlerini artırmak için iki büyük projeleri olduğunu vurgulayan Aziz Yıldırım, ''Birincisi kulübün üye sayısını 1 milyona çıkararak, 1 milyar doları olan Fenerbahçe yaratmak istiyoruz. Tüzükle ilgili çalışmalar yapılıyor. Bunu 6 ay, 1 sene içinde yaparız. 5 yıl içinde Fenerbahçe bu rakamlara ulaşmış olur. Anne karnındaki çocukların da üye olması için çalışma yapıyoruz'' dedi.

İkinci proje konusunda çalışmalar sürdüğü için fazla bilgi veremeyeceğini kaydeden Yıldırım,''Yılda 200-300 milyon dolar getirecek bir çalışma var. Ön anlaşmayı imzaladık. 1 ay içinde bütün kamuoyuna anlatacağız. Çok büyük bir proje'' şeklinde konuştu.

galatasaray AYKUT’UN SON DRAMI


Galatasaray’da 9 yıl görev yapan ve yedek kalan Aykut, kulüp bulamadı. 29 yaşındaki file bekçisi, yabancı tercihi nedeniyle forma bulamadığını söyledi, “Avrupa şansını deneyeceğim” dedi

Galatasaray’da 9 yıllık kariyeri süresince gün geldi birinci kaleci oldu. 2008’deki şampiyonlukta eldivenleri o takıyordu. Kimi zaman kesildi, kulübede oturdu. Bazen ise kulübeye bile oturamadı. 9 yılın sonunda da sarı kırmızılı takıma sessiz sedasız veda etti. Aykut Erçetin, Türkiye’deki transfer dönemi sona ererken, kulüpsüz kaldı.
29 yaşındaki file bekçisi bu duruma sebep olarak Türkiye’de yabancı kalecilerin tercih edilmesini gösterdi. MİLLİYET’e konuşan tecrübeli eldiven “5 takım haricinde bütün takımlar kalelerini yabancılara teslim etti. Bazı teklifler vardı. Görüşmeler oldu, ama anlaşma olmadı. Türkiye’de de transfer dönemi sona erdi” dedi.

“Muslera kaliteli”
Ocak ayına kadar oynayamayacağını hatırlatan Erçetin şöyle devam etti:
“Transfer süresi bitince ne olursa olsun oynama şansınız kalmıyor. Ama Avrupa’da durum farklı. Örneğin Almanya, İsviçre ya da Avusturya gibi ülkelerde şu an için transfer dönemi sona ermesine karşın anlaşma yapabilirim. İngiltere’de de böyle olduğunu sanıyorum. Bunun için serbest oyuncu olmanız ve 1 Haziran’dan önce kulüple sözleşmenizin sona ermesi gerekiyor. Benim de önümde böyle bir fırsat var. Birkaç güne kalmaz umarım bir takımla anlaşabilirim”.
Florya’da neden antrenmana gitmediğini sorduğumuzda ise Aykut, “Yanlış anlaşılma olabilirdi. İnanıyorumki Fatih hocadan izin istesem takımla bile antrenmana çıkmama izin verirdi. Ama gerek görmedim. 3 kulvarda zaten yoğun tempoya girilirken, bir de ben çıkıp meşgul etmemeliydim. Artık Galatasaray defteri benim için kapandı. Ama başarılı olmalarını, Avrupa’da kupalar kazanmalarını çok istiyorum” ifadelerini kullandı.
Aykut son olarak Muslera’nın kalitesinin tartışılmaz olduğunu aktarırken, Ufuk ile genç kaleci Eray’ın da bu yükü kaldırabileceğini anlattı.
İkinci adam

Aykut Erçetin kariyerine Alman Bundesliga takımlarından KSG Eislingen’de başladı. 2003’te Fatih Terim zamanında Galatasaray’a transfer oldu. 5 yıl Mondragon’un arkasında ikinci kaleci olurken, 2007-08’de Orkun Uşak ile değişmeli olarak forma giydi. Bir sezon sonra De Sanctis’in yedeği oldu. Ertesi yıl ise Leo Franco’nun arkasında bekledi. Arjantinli hatalı goller yiyince görev almaya başladı. 2010-2011 sezonunda da Ufuk’la beraber değişmeleri olarak görev alan Aykut, geçen yıl yıl ise Muslera’nın arkasında 2 ve 3. kaleci olarak bekledi.

TÜSİAD'dan hükümete uyarı


TÜSİAD'dan hükümete uyarı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın arka planını, sebeplerini öğrenmek, sorumlularını bilmek ister vatandaş... Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların, ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez" diye konuştu. Boyner, "Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul edemeyiz" dedi.

TÜSİAD YİK toplantısında Boyner, uzun zamandır günlük gündemde terör eylemleri, bunların neden olduğu ölümler, bağrı yanan aileler ve ortak üzüntülerin olduğunu anlattı.

Daha önceleri bilmedikleri ya da bu denli su üstüne çıkmayan karamsar ve kötü bir iklimin ve ona bağlı keskin bir ayrışmanın ortalığı kuşatmaya çalıştığına işaret eden Boyner, bunun hayra yorulacak bir gelişme olmadığını söyledi.

Böyle bir ortamda vatandaşlar olarak siyaset alanının bir kez daha, önceki on yıllarda tanık oldukları türden bir kutuplaşma içine çekilmesinden rahatsız olduklarını dile getiren Boyner, partilerin birbirleriyle konuşmak bir yana birbirlerine bile konuşmadıkları bir tavrı benimsemelerinden kaygılı olduklarını ifade etti.

Kamuoyu yoklamalarında yıllardan sonra terörün yeniden toplumun gündeminin ilk sırasına yükseldiğini kaydeden Boyner, ”Toplum olarak bu şiddetin yarattığı sarsıntılar karşısında metin dursak da eylemlerin ve ölümlerin acısını hissediyoruz” dedi.

TÜSİAD Başkanı Boyner, şöyle devam etti: ”Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hakim olmasından ürküyoruz. Tüm bunlar bizi sorunlarımıza ortak çözümler bulma imkanlarından uzaklaştırıyor. Bunun da ötesinde gene geçmişte tanık olduğumuz gibi siyasetçilerimizin söyleminin aşırı sertleşmesinden geçmişin tatsız deneyimleri ışığında derin bir üzüntü duyuyoruz.

O zaman kendimize soruyoruz ister istemez. Bu karabasan gibi tarihin tekerrür etmesine sebep olan nedir? Buna neden izin veriyoruz? Her seferinde sertlik, kutuplaşma, nefret, düşmanlaşma bizi toplumsal, siyasal, ekonomik kazanımlarımızdan uzaklaştırıyor. Kazandığımız alanı kaybediyoruz.”

aziz yıldırım ntv spor seyret


Söz Aziz Yıldırım'da


Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, NTV Spor'da Futbol Aktüel adlı programda Fuat Akdağ, Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay'ın sorularını yanıtlıyor...Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Alex de Souza'nın efsane olmadığını ifade ederken, takımın patronunun Aykut Kocaman olduğunu söyledi.

Başkan Aziz Yıldırım, NTVSpor'da yayınlanan Futbol Aktüel programına canlı yayın konuğu olarak, Fuat Akdağ, Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay'ın sorularını yanıtladı. Aziz Yıldırım'ın yaptığı çarpıcı açıklamalardan satır başları şöyle:
 
"ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYORUM" 
Ülkemizdeki terör olayları nedeniyle her sabah güne üzülerek başlıyoruz. Şehit haberleri alıyoruz, günü öyle yaşıyoruz. Burada şehit olanlara herkesin huzurunda Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bugün Metin Oktay'ın da ölüm yıl dönümü. Ona da Allah'tan rahmet diliyorum.

"ALEX EFSANE DEĞİL" 
Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman ve Alex var; 3A deniyor. Böyle bir formül olmaz. Bunu yazanlar kendilerini Fenerbahçe Kongresi'nin üzerinde görüp bizi beğenmiyor. Benimle hiç konuşmayanlar, konuşmuş gibi yazıyor. Twitter çıktı güzel oldu. Okumazlar diye herkes bir şeyler yazıyor. Ekonomi sayfalarında getir götür yapanlar büyük adam oldu, bizleri karalıyor. Ekonomik olarak iyi gidiyoruz, bizi kötülüyorlar. Türkiye'de sabah kalktığında neşeli olma şansınız yok. Hep karalama. Fenerbahçe'nin Yönetim Kurulu vardır. Fenerbahçe sadece futbol kulübü değildir. Artık bunu kabul etmeleri lazım. 10 yılda bunu oturttuğumuzu düşünüyorum. Yine de getirip her şeti futbol takımına bağlıyorlar. Alex 4-5 yıl önce yuhalandı. O da üzgündü, gitmek istiyordu. Ben o gün "Alex, tamam git kardeşim" deseydim, bugün Alex sorunu olur muydu? Bir hiyerarşi sistemi var.
Futbol hayatlarının sonuna gelen büyük yıldızlarda egolar öne çıkabiliyor. Alex bu takımın değeridir. Bir dosta attığı tweet kamuoyuna yansıtılırsa her gün kavga çıkar. Alex'in kızgın olması, üzgün olması normaldir. Ben de kızıyorum. Arkadaşımı kızıyorum, kardeşime kızıyorum. Ben de bunu twitter'a yazsam gazetelerde yer kalmaz. Aykut Kocaman bu takımın patronudur. Her yetkiyi vermişiz. Kendisi 2 yıldır da başarılıdır. Aykut Kocaman'ın istekleri doğrultusunda bir yola giriyoruz ama buna izin vermiyorlar. Bu büyük bir olay değil. Hocasıyla oturup konuşuyorsa sorun yoktur. 1 maç oynamadı diye bunları kavga haline getirmek yakışmıyor. Alex diye bir problemimiz yok. Alex bu takımın oyuncusudur. Otururuz, konuşuruz. Sözleşme uzatırız, uzatmayız. Alex kalabilir de, kalmayabilir de. Sürekli bir şeyler yazılıyor. Kafa karıştırmaya çalışıyorlar. Bazıları 'Alex oynamalı' diyor. Mesela darılmaz diye söylüyorum, Oğuz. Ortega'yı sen oynatmadın. Bir tanesi daha aynı şeyi söyledi. Oturduk üçümüz, oynatacak mısın diye konuştuk. Ortega'ya "Seni oynatacağım" dedi, oynatmadı ve o hafta Ortega gitti. Alex, iyi bir oyuncu, kaptanımız. Ancak efsane değil. Böyle efsane olunmaz. Efsane başka bir şey. Ben efsane kelimesinin kullanılmasına karşıyım.

"BU ÜLKEDE SADECE ATATÜRK'ÜN HEYKELİNİ DİKERİM" 
Ben Metris'teyken geldiler. Heykel yapma niyetimiz var dediler. Ben de "yapın" dedim. Taraftar yapar, biz bir şey diyemeyiz. Alex'in heykeline karşı çıkmamın bana ne faydası olabilir ki? İşim yoksa ben de katılırım. İşim varsa gitmem. Ben bu ülkede sadece Atatürk'ün heykelini dikerim ve gider gerekeni yaparım. 14 senede şahsım adına bir şey yaptırmadım. Taraftar her şeyi yapar, saygı gösteririm. Müsaitsem giderim, değilsem kendimi ayarlayıp organize etmem.






 "ALEX BELKİ GELECEKTE ANTRENÖR OLUR" 
İnsanlar üzgün zamanlarında dostlarına bir şey yazabilir. Bunu alıp kullananlarda suç var. Aykut Kocaman, Alex'e "Bazen seni kullanmayabilirim, sen takıma ağabeylik yapacaksın. Bana yardım edeceksin" diyor. Belki gelecekte antrenör olur. Ben Alex'le konuştum ve gerekeni anlattım. Adamları tartışmanın içine sokmanın anlamı yok.

"ŞAMPİYONLUK HEDEFİ KOYMADAN ŞAMPİYON OLAMAZSINIZ" 
Fenerbahçe Avrupa'yı düşünmüyormuş. Bunu yazanlar yalan söylüyor. Ben böyle şeyler demem. Ben sadece 3 yıl önce 3 yıl şampiyon olacağız dedim. İlk yıl Trabzonspor ile oynadığımız son maçla kaybettik. 15 top kaleye girmedi. İkinci sene şampiyon olduk. Üçüncü sene tüm Türkiye'yi domine edecek bir kadro kurmuşken başımıza olaylar geldi ve dağıldık. Dağılmamıza rağmen birlik beraberlik içinde 29 yıl alamadığımız Türkiye Kupası'nı aldık ve yarım puanla ligi ikinci bitirdik. Bunları 3 yılda yapmak bence başarıdır. Şampiyonluk hedefi koymadan şampiyon olamazsınız. Avrupa şampiyonluğu hedefi koysam benimle dalga geçecekler. Bir hedef koyamazsak, vizyonumuz eksiktir. 3 yıl şampiyonluk sözü bir hedeftir.

"AZİZ YILDIRIM'DAN ÖNCE HANGİ YILDIZLAR GELİYORDU TÜRKİYE'YE?" 
Aykut Kocaman transferleri kendisi yaptı. Kuyt'ın Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu var. Mehmet Topal milli oyuncu, Valencia'dan alındı. Egemen milli oyuncu Beşiktaş'tan alındı. Hasan Ali milli oyuncu. Krasic'i söylemeye gerek yok. Meireles, Şampiyonlar Ligi şampiyonu Chelsea'nin oyuncusu. Vizyonları yok diyorlar. Fenerbahçe'den 11 ismin 9'u milli oyuncu. Spartak Moskova'ya elenebiliriz. Elenmeyeceksin diye kural mı var. Stoch o golü atsa olacaktı. Meireles elma, armut değil ki hemen gelsin. Roberto Carlos'u almak için 2 yıl uğraştık. Buraya gelmek için birkaç oyuncuyu aradı, gelme paranı alamazsın dediler. Sen getirmek istiyorsun 50 kanaldan telefon geliyor kötülemek için. Bir ünlü menajer para almak için transferin önünü kesti. Ali Yıldırım direkt kendisi devreye girince Türk menajerlerle olayı çözdü. Herkes kolay sanıyor. Aziz Yıldırım'dan önce hangi yıldızlar geliyordu Türkiye'ye? Hagi de artık bitmiş diye geldi. Milli takıma çağırılmayan sadece Alex ve Cristian var. Ne vizyonundan bahsediyorlar? Her türlü hedefi koymuşuz. Bilmeden karalıyorlar."

"ABDULLAH AVCI İLE SELÇUK'UN KAVGASINI BU KADAR BÜYÜTMENİN NE ANLAMI VAR?" 
2001 yılından beri Avrupa'da en başarılı Türk takımı Fenerbahçe'dir. Başka takım yok. Neden başarılı olamıyoruz demeliyiz. Hep beraber bunun nedenini bulmalıyız. Bir maç mağlup oluyoruz herkes aşağılara çekiyor, bir maç kazanıyoruz herkes yukarılara çekiyor. Abdullah Avcı ile Selçuk'un olayını bu kadar büyütmenin ne anlamı var? Bunlar Türk sporuna katkı değildir. Sabah akşam kavga ediyoruz. İçerde bir maç kaybetsek, "Abdullah Avcı istifa" diyecekler. "Selçuk bu takımda oynamalıydı" deseler tamam, ama bu konu uzatılınca olmuyor.

"ALEX İYİ OYNARSA SÖZLEŞMESİ UZAYABİLİR" 
"Alex ile Aykut arasındaki sorunu siz yaratıyorsunuz. Aile içinde olan, aile içinde kalır. Bazı şeyler çok büyütülüyor. Alex efsane değil derken, her şeye sizin efsane dediğiniz için o kelimeleri kullandım. Attığı gollerden dolayı ona efsane diyebiliriz. Türkiye'de efsane olayı abartılıyor. Sadece Alex için demiyorum. Bazı isimleri onore etmek için efsane dersiniz. "Aziz Yıldırım efsane başkan" Aziz Yıldırım ne yapmış? Sadece görevimi yaptım. Efsane olan her zaman armadır, kulüptür. Kimse kulüplerin üzerine geçemez, geçersek kulüpler yok olur. İnsanlar Aykut - Alex, Avcı - İnan kavgasını bırakmalı. Dostlarımıza duygularımızı paylaşamazsak çatlarız. Alex de duygularını paylaşacak. Bunları abartırsak olmaz. Aykut Kocaman ile konuştum, Alex'ten faydalanacak. Kendine yarar sağlayacak ismi kenara atabilir mi? Kendisini zor durumda bırakacak operasyon yapar mı, yapmaz. Bazen yanlış kararlar da alabilirsiniz. Bu kadar büyütmenin anlamı yok. Yetki verilen birine yetkisini kullanması için yardım edeceksiniz. Alex iyi oynarsa sözleşmesi uzayabilir. Ne olup, ne olmayacağı belli olmaz.

"FENERBAHÇE'NİN KAPISI EMRE'YE HER ZAMAN AÇIK" 
Emre'yi ben kendi isteğimle kulübe getirdim. Evladım gibidir. 4 yıl içinde katkılar verdi. Profesyonelce hareket etti. Milli takımda olan hırçınlığı Fenerbahçe'ye yansıtıldı. Burada olunca Milli Takım'a yansıtıldı. Emre basınla hiç barışamadı. Ben Metris'teyken Trabzonspor maçında olanlar çok kötüydü. Kendisi bana geldi ve söyledi. Ben de kendisine, "Sen dışarıya git bir rahatla" dedim. Onun dinlenmesi anlamında gitmesi iyi oldu. Fenerbahçe'nin kapısı her zaman Emre'ye açık.

"GAZİANTEPSPOR MAÇINDA TRİBÜNDE PROVOKASYON VARDI" 
Gaziantepspor maçında bir organize vardı. Ben bunu gördüm ve olaya müdahale ettim. 1990 yılından beri Fenerbahçe'nin içindeyim. Nerede, ne olduğunu anlayabilen insanım. Tribünleri çok iyi bilirim. 1. dakikada herkes aynı şeyi söylüyorsa bir organize vardır. Duyum almadım ama anladım. 1-0'dan sonra takımın morali düştü, Aykut hoca üzüldü. Oyuncular değersiz sanmaya başladı kendini. 1-0'dan sonra Gaziantep bizim yarı sahamızda oyun oynadı. Fenerbahçe tarihini bilmeyecek kadar aptal bir adam mıyım? 3 Temmuz'a darbe vuran Manisa maçındaki bayanlar ve çocuklardır. Ben oraya gelen kadın ve çocuk taraftarların hepsine teşekkür ediyorum. Farklı bir şey düşünsem o an söylerdim. Ama ben provokasyon olduğunu gördüm. Rica ederim diyorum, azarladı diyorlar. Benim konuşma tarzım bu. Dünyada görülmemiş, ilk defa siz görmüş olun. Bir de bize uysunlar. Gerekirse bir kez daha yaparım. Bunlar olabilecek şeyler. Taraftarın kadın ve erkeği olmaz. Erkekler de olsa aynı şeyi yapardım. Bana 'sen git, yuh' dediler. O zaman da aynı şeyleri yaptım, kalktım Alex'i alkışladım."

"AMATÖR SPORLARA DEVLETİN DESTEĞİ YOK" 
Şimdi ben Fenerbahçe'nin daha da büyümesi gerektiğini düşünüyorum. Fenerbahçe Türkiye'dir. Fenerbahçe olmazsa Türkiye'de bir şeyler eksiktir. İslam Çupi de bunu söylemiş. Fenerbahçe büyüdükçe ülkemiz de büyüyecek. Olimpiyatlara 18 tane sporcu gönderdik. Fenerbahçe buna mecbur mu? Ben bütün her şeyi getirdim buraya. Bize kimse "bunları amatöre alın, biz de size bu katkıları yapacağız" demedi. Kulüp futboldan gelen gelirleri buraya harcadı. Artık böyle bir şey yapamıyorsunuz. Fenerbahçe geçen sene yaşadıklarına rağmen amatöre katkı yaptı. Nevin Yanıt Avrupa Şampiyonu olduğu için 34 altın alıyor devletten. Bu da 24 bin TL'ye denk geliyor. Bizim harcadığımız daha da fazla. Devletin amatör şubeler üzerinde desteği yok. Fenerbahçe gibi atletizm pisti olan boks alanı olan var mı? "Nimet Karakuş Gençler Dünya ikincisi oldu. Kulüp devletten 10 altın alabiliyor. 6 bin liraya denk geliyor.

Gamze Bulut'tan Fenerbahçe'ye 176 altın geldi yani 110 bin TL. Misyon tamam ama bir karşılığı olmalı. Kamuoyu takdir ediyor ama açığı nereden kapatacağız? Yelken, masa tenisi, boks, atletizm, voleybolda, basketbolda bir çok isim olimpiyatlara gitti. Bunun karşılığında Fenerbahçe ne aldı? 1998-2010 bütçesine bakarsak 256 milyon Dolar amatöre harcanmış. Gelirimiz 155 milyon Dolar. Ben başkan olduğum süreçte 100 milyon Dolar karşılıksız amatöre giden para var. Bunları futboldan ayırdık. Devletin atletizme hiçbir katkısı yok. Atletizm şubesine son 5 yılda 12 milyon verilmiş. Yatırım yaptık ama 10 milyon eksideyiz. Yelken şubesinde 3 milyon Dolar'a yakın açığımız var. Bunları Fenerbahçe'nin Türk sporuna ne gibi katkısı var, bilinsin diye anlatıyorum. Fenerbahçe Türkiye'dir diyoruz, bu anlaşılsın diye açıklıyorum. Voleybol bayan şubesinde 2 milyon TL gibi bir açığımız var. Voleybolda Fenerbahçe çığır açtı. Bizim arkamızdan Eczacıbaşı ve Vakıfbank geldi. Mahmut Uslu, Murat Özaydınlı, Hakan Dinçay ile bir maça gittik. 100 kişilik bir taraftar var, karşımda 5 kişi bağırıyordu.

Şimdi 5 bin - 6 binlere geldi. Masa tenisinde açık 2 milyon. Masa tenisinde Avrupa'da şampiyon olduk. Türkiye'de kimse önemsemiyor. Çinliler var ama başarı aldıklarında Türkiye diyorlar. Almanya'da Hitler mezarından kalksa bu nasıl milli takım der. Bayan basketbolda 26 milyon TL açık var. Fenerbahçe'nin 100 milyon Euro'luk bankaya olan borçlarının karşılığı budur. Stadı yaptık, Bolu'da 26 milyona tesis yaptık. Ankara'da kendi arazimizde tesis yaptık. Kendimiz daha bir sürü tesis yaptık. Basket salonunu Ülker ile yaptık. Bir ricam olacak, o tesise bundan sonra Fenerbahçe Ülker Arena derseniz seviniriz. O tesisin tapusu Fenerbahçe'de. Murat Ülker'e de katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Vizyonumuz yok ama her branşta şampiyon çıkartıyoruz. Bu seneki basketbol takımımızın Final Four'a kalacağı söyleniyor. İnşallah kalır. Aziz Yıldırım devletten yardım istiyor, bana yardım etsinler sporcuların olimpiyatlara gitmesini sağlayalım. Zamanında stat kulübün elinden geldi. Rahmetli Saracoğlu, yanlış söylemeyeyim 1 lira karşılığında bu stadı Fenerbahçe'ye vermiş. Biz geldik tribünleri yaptık. Stadı bu hale getirdik. Toprak bizimdi, beton devletindi. Biz onu yıktık, betonu da kendimiz yaptık. Burada bir tek betonun parası var. Şimdi bu stat devletin mi Fenerbahçe'nin mi? Zamanında paranın bir kısmını biz ödedik, bir kısmını da sponsorlar ödedi. Her şeyi kendimiz yaptık. Devletin bize bir tesis yardımı yok. Bir tek kapalı salon yapılırken bize yer yardımı yaptılar. Bir de Topuk Yaylası'nı yaparken para yardımı aldık.

"BEN KONUŞURSAM ÇOK KİŞİ ÜZÜLÜR, ZAMANI GELİNCE DE KONUŞACAĞIM" 
Ben aslında süreçle ilgili konuşmak isterim. Çünkü mahkemede kısıtlı konuştum. Mahkemede her söylediğimiz kamuoyuna iyice aksettirilmedi. Yargı sürecinde fazla yorum yapmamam söylendi. Tabii bir gün konuşacağız bunları. Yaşadığımız süreç sadece Fenerbahçe'nin yaşadığı bir süreç değil, Türkiye'nin yaşadığı bir süreç. Açıkçası Fenerbahçe'nin bu süreci yaşamasının Türkiye adına bir şans olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe'den başka kimse bu olayların altından kalkamazdı. Başında T.C ibaresi bulunan her kuruma saygılı olacağımı söyledim ve söylüyorum. Biz şikeden dinlenmedik. Dinlendiğimiz tarihte şike suç değildi. Biz silahlı örgütten dinlendik. Eğer siz 25 milyon taraftarı olan bir başkanı, her gün ortada olan bir insanı silahlı örgütten dinliyorsanız bence yanlış vardır. Bu karar alınmadan kimler silahlı örgütten dinleniyordu? Olgun Peker. Ben nasıl suçsuzsam, onun da suçsuz olduğunu düşünüyorum. Olgun Peker de Giresun'da olan bir olay nedeniyle bu yaşananlara monte edildi. Beni madem dinleyeceksiniz, sadece beni dinleyin. Benim 4 tane silahım var, ama eve galip bakmadılar.

Silahlar Aziz Yıldırım'ın evinde bulunmuş gibi kamuoyuna sunuldu. Medyada bazı kişilere bir şey verilerek bir takım şeyler yaratıldı. Ben kaçacakmışım. Benim mezarım burada. 2 Temmuz'da Şekip Bey bir şeyler duymuş, bana anlattı. Çok şey biliyorum. Şimdi bir şeyler anlatırım, bu operasyonları yapanlar üzülür. Zamanı gelince belgelerle, görüntülerle anlatacağım. Metris'e giderken, 6222'nin bilmem kaçıncı maddesinde şike suçunda yazıyordu. Halbuki ben örgütten yargılanıyordum. Baktılar olmadı değişiklik yaptılar. Şike olmadı, silahlı örgüte de sokamıyorlar, silah yok, bu sefer örgüt liderliği haksız kazanç dediler. Sonra benim bu örgüt ileride cebir ve şiddet yapabilir dediler. Tüm bunlar sonunda şiddet bulamadılar "Sonra şiddet yapabilir" dediler. Bu mantıkla bu hadiseyi oturttular. Varsayımla İbrahim Akın'a 100 bin Euro verdi dediler. Aziz Yıldırım 100 bin Euro verdiyse ispat etsinler. Ben verdiysem ya kendi hesabımdan ya da kulüp hesabımdan verdim. Hesaplarım incelendi, hiçbir şey çıkmadı kanunsuz. Benim hesabımda bir şey yok. Kulübün hesabını incelettiler.

Ordan da aleyhimize bir şey çıkmadı. Mahmut Özgener'e diyorum ki, "Kenan Bey geldi ben de gerekeni yaptım." Ben şike yapacak olsam TFF Başkanı'na bunu söyler miyim? Kenan Bey'e kişisel bir borç verdim. Aslında bunlar biri daha önce dinliyorlardı. 23 diye tarih atıyorlar 25'ine atıp veriyorlar. Demek sonra da alıp düzeltiyorlar. 6222 sayılı kanunla ilgili şiddet ve düzensizlikle ilgili kısmı o zamanki Sayın Bakan'la konuştuk. Şike ve teşvik kanunuyla ilgi bir çalışma içinde bulunmadım. Bu kanun için yazılan bir kitap var, okunursa bu kanun nasıl çıktı görülür. Şiddet ve düzensizlikle ilgili olanı Ekrem Bey'le birlikte yaptık. Sonradan tüm kulüpler geldi, görüştük. Bu kanunla ilgili hiçbir çalışmamız olmadı.

"BU BİR ŞİKE DAVASI DEĞİLDİR, SONUNDA GÖRECEĞİZ" 
Bu bir şike davası değildir, sonunda göreceğiz. Fenerbahçe şike yaptıysa, Türkiye'de kimse şike yapmadım diyemez. Bu bir şike davası değildir. Bu şike davası olsaydı tüm oyuncular alırdınız. Diyelim ben Eskişehir'e para verdim. Biri Bülent Uygun'a, Fenerbahçe'ye şöyle şöyle oyna diyor. Şöyle şöyle oynarsan yenersin. İsim vermeyeceğim. Maç bitiyor yeniyoruz, Bülent'i arayıp senin 5 numaran maçı sattı, seneye Fenerbahçe'ye gidecek diyor. Madem şike davası, bunu diyen adamı alacaksın, sorgulayacaksın. Öbür taraftaki herkesi Ümit Karan toplayıp konuşmuş. O zaman herkesi çağırın konuşun. Bunları alın konuşun dedik. Bir tanesi 50 milyar verdik diyor. Çağır, sor araştır.

Aziz Yıldırım'ı suçlamak istiyorsan sadece bunlar olur. Aziz Yıldırım dışında olan bir şey varsa da çağır onları anlattır. Tüm dava Aziz Yıldırım'a bir şey bulmak. Sivas'a para gitti deniyor. Komutan geldi, Vali geldi, Belediye Başkanı geldi ifade verdi. Çantayı anlattı. Hala devam ediyor. Benim 50 bin Dolar'ım olsa yatağın altına koyar sabah da kalınca bakardım, yerinde mi diye. Arabada mı bırakacağım? Şu dosyada ne varsa sorumlusu benim. Benim için insanlar hapiste yattı. Her şeyin sorumlusu benim. Yargı süreci sonunda daha iyi bilgiler alacağız. Biz Fenerbahçe'yiz. Biz küseriz de darılırız da. Şu anlatılanlar içinde tüm sorumlu benim. Davada gizli ne var ki. Yakalayıp söyleyebilecekleri bir şey kalmadı. Ben bu işleri yapsaydım iki kez direkten dönmezdim. İki kez şampiyonluk kaçırdık. İnsanlar ağladı, üzüldü. Ben bir şeyler yapsaydım, o şampiyonlukları hallederim. 90 bin verdiğiniz oyuncuyu şikeden transfer edeceksiniz, o sizi satmaz mı? Ankaragücü'nden kaleci Serkan var. O şike yapsa kaleye koyar mıyız? Sezer var, tertemiz çocuk. Şike parası verdiğim adamı kulübe alır mıyım? Sen şüpheye düşersin acaba bir şey yaptı mı diye? 19 maç şike yaptık diye açıklamalarda bulundular.

Sonunda 7 maç çıktı. Yalnız biz değil, Beşiktaş, Sivasspor ve Trabzonspor da işin içinde var. Hakim istiyor,
savcı istemiyor. Yargıtay kararından sonra görürüz. Bu şike davası değil. Ben örgüt üyesi olmam, olamam. Trabzonspor ile berabere kaldık, stat yandı. Saha içinde, saha dışında bir tane Fenerbahçeli oynamayın, yenilin dedi mi? Trabzonspor ile ilgili tapeleri işleme koysunlar görün bakalım neler olacak? Mehmet Yıldız duyum aldım diyor. Bizim için böyle bir şey var mı? Varsayımla bu dava olmaz. Böyle bir kulübü bunlarla lekelendirmeyin. Bunu yapanlar da yaptıranlar da sanıyorum şu an üzülüyordur diye düşünüyorum. Mehmet Berk iki tane çok önemli konu söyledi. Biz bu davanın 2-3 ayda unutulacağını sanıyorduk dedi. Bu vahim bir olaydır. Bunu diyorsanız vahim şeyler var. Nasıl bir güç bunu yaptı olayına girersek televizyon kapanır. Görevden alınmadan çıkıp her şeyi açıklayacaktınız. "

"BEN ÖRGÜT LİDERİ OLAMAM" 
Samet 1,5 sene ceza aldı. Vederson 5 ay ceza alıyor. Ben satın aldığım bir adamı kulübe alır mıydım? 19 maç şike yapıldığını söylediler. Şimdi 7 maça indi. Sadece biz değil Beşiktaş var, Trabzon var. Bu Yargıtay'ın sonunda neyin ne olduğunu öğreniriz. Ben örgüt lideri olamam. Trabzon ile ilgili tapeleri işleme koysunlar bakın neler çıkıyor. Ama araştırmıyorlar. Varsayımla bu dava olmaz. Mehmet Berk 2 çok önemli konu söyledi. "Biz bu davayı 3-4 ayda biteceğini sandık" Bu çok vahim bir konudur. Bütün basında yazılanların yüzde 90'ı "yalan" dedi. Bu da vahim. Görevden alınınca bunu açıklama ihtiyacı doğdu.

FENERBAHÇE'NİN CAS'TAN ÇEKİLME SEBEBİ... 
CAS Davası ile ilgili Fenerbahçe, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin, hem de kendi menfaatlerini düşünerek geri çekildi. Fenerbahçe'nin menfaatleri Türkiye'nin menfaati neyse odur. Mali kayıplar bir türlü telafi edilir. Kalmayacak olan şey lekedir. Kimse Fenerbahçe'yi suçlayamaz. Ömrüm yetene kadar bu mücadele devam edecek. Bu çok yanlış bir suçlamadır. Fenerbahçe camiası bunu hak etmedi. Bu hadise tamamen yanlıştır, sürülen bir lekedir.

"BÜTÜN AKREDİTASYONLARI BEN YAPACAĞIM" 
Melih Gökçek'le aram olmamasına rağmen mutfakta konuştuk. Mehmet Ali Bey'le anlaştırdım. 29 Haziran'da seçim benim sayemde oldu. Hiçbir seçimde kimseyi önermedim. Hiçbir yere tavsiyem olmadı. Ben net konuştuysam başkan ve yönetimle konuştum. Her şey söylediler. Nerede Aziz Yıldırım'ın konuşması. Bir tek iyi hakem verin demişimdir. Hakem iyi idare etsin diye "Oğuz Bey'i de verin" demişimdir. Neden herkes gerçekleri çabuk unutuyor. hakem yapınca sorun yok, biz yapınca hemen ceza. Rakiplerin bize oynadıklarıyla diğerlerine oynadıkları aynı mıydı? Beni fazla konuşturmasınlar, ben çok şey biliyorum. Böyle şike davası olmaz. Resmimi basan gazetenin muhabirini stada almıyorum. Daha da ileri gideceğim. Ben yüz kızartıcı suçla içeri girmedim. Ben Fenerbahçe'yi şampiyon yaptığım için içeri alındım. Fenerbahçe şampiyon olmasaydı bu operasyon olmazdı. Ben o gazeteye gitsem beni içeri alırlar mı? UEFA, TSYD'yi tanımaz, beni tanır. TSYD sadece bir dernek. Benim için o resim şereftir. Ama o yapılan etik değil. TSYD işlevini yerine getirsin sonra gelsin benimle muhatap olsun. Bütün akreditasyonları ben yapacağım. Ne kadar emekli varsa yukarıda. Alakasız insanlar geliyor, sonra yer az geliyor.

TOPUK YAYLASI KONUSU 
İzzet Bey'in oğlunun sünneti varmış. Sonra sünneti duyunca erken gitmedim. İzzet Bey daha önce benim dosyamda bilir kişiydi. Beni davet etti. Ben de telefon ettim. "Gelmem yanlış olabilir" dedi. Sonra ben de gittim 1 saat durdum. Ben vebalı falan değilim. Madem oradakileri suçluyorlar ben mahkemeye veriyorum, onlar da versinler. Ben kimseyle kapalı kapılar ardında görüşmem. Böyle terbiyesizlik olmaz ya ayıp. Fenerbahçe havuz sistemine büyük katkılar yaptı. Fenerbahçe çıkarsa Anadolu kulüpleri şimdiki paralarını alamaz. Kendileri ne yapıyorlar onu açıklasınlar. Bu işler nargile içmeye benzemiyor.

"HAYATIM BOYUNCA KİMSEDEN KORKMADIM" 
Türkiye'ye büyük oyuncu getirme durumu ortadan kalkıyor. Türkiye'nin sistemi yok. Alt yapıya daha fazla önem verilmeli. Türkiye'de gazete okuyan insan sayısı da belli. Neden artmıyor. Doğru yaz işin de doğru olsun. Doğru yaz doğru yazılsın. En büyük görev bize ve taraftara düşüyor. Fenerbahçe yalnız değil. Galatasaray da, Beşiktaş da bu tepkiyi koymalı. Bu sadece benim değil herkesin derdi. Şekip'le de İlhan'la da hiçbir sorun yok. Ben olduğum sürece onlar da buradalar. Her şey dosyada. Ben kimseden hayatım boyunca korkmadım.

"ŞÜKRÜ SARACOĞLU'NUN ADI İNMEDİ, İNMEYECEK DE" 
Şükrü Saracoğlu'nun adı inmedi, inmeyecek de. Her şey para değil. Bizim için orası bir vefa. O stadı kazanmayı sağlayan birinin adının orada kalması gerekiyor.

"NE YAPTIYSAM TÜRK SPORU İÇİN YAPTIM" 
Tüm kulüpler bir araya gelip yeniden bir barış sağlamalılar. Galatasaray'la 3 Temmuz'dan önce kavga mı ediyorduk. Hep beraber geziyorduk. Bu operasyon yapılana kadar Sayın Şener'le muhabbetsizliğimiz mi vardı. Adnan Polat'la da öyleydi. Yıldırım Bey'le de öyleydi. Ben herkesle de oturup yemek yemem. Ferit Şahenk bana yakın, hiç arayıp bu yanlış yanlış demiş miyimdir. Erman Toroğlu için de ben bir şey yapmadım. Toplumun örf adetine ters konuşmalar yapılıyor. Medya Fenerbahçeliymiş. Değil, geçmişte de değildi. Fenerbahçe'yi sadece Fenerbahçeliler yönetir. Ben TSYD Kupası'nı kaldırdım. Herkes bana düşman oldu. Kötü adam olduk. Ne yaptıysam Türk sporu için yaptım. Kapalı salon yaptırdım. Fenerbahçe'nin tapulu malı. Aykut Kocaman da bana söyledi. Seneye Avrupa'ya kampa gitmeyeceğiz. Seneye Avrupa'dan çok takımlar gelecek. Galatasaray, Arena'yı yaptıi yani Devlet yaptı. Fenerbahçe karşı çıktı mı? Ama aynı karşılığı biz de bekliyoruz. Kıskanmak yok. Buraya yapılan şeyler bu ülkeye yapılıyor demektir. Ben Fenerbahçeliyim, Fenerbahçeli öyle kolay pes etmez.

"ŞİMDİDEN SÖYLÜYORUM, FENERBAHÇE BAYAN VOLEYBOL TAKIMI BU SENE DE DÜNYA ŞAMPİYONU OLACAK" 
Mehmet Ali Aydınlar ile ters düşmedim. Ben Metris'te yatarken, tersi olsaydı mahkemesi varsa onlar hakkında yorum yapmazdım. Hergün de gider ziyaret ederdim. Hastaneye gelince söyledim, sakın tuzağa düşme dedim. Yöneticilerle sürekli görüşüyor, avukatı da bana geliyor. Kendisi çıktı dedi ki, "Yargılama başlasın kimin ne olduğunu göreceğiz." Çocuğu vefat etti, hemen yanına gittim, gerekenleri yaptık. Acısına katıldık. Ali Koç'la beraber mevlütüne geldik. Sonra yanında olanlar geldiler. Bir şeyler ver dediler. Biz de kız takımını verdik. Devre arasında kızlar arasında sorunla çıktı. Kızlar arasında gruplaşma olmuş. Sporcuları çağırdım, kendisi gelmedi. Bunun olmaması gerektiğini söyledim. O sene de kız takımı şampiyon oldu. Kimseyi olaylara karıştırmadım. Kendisi oranın başkanıymış gibi çalıştı. Başarısızlık varsa ben de başarı varsa bende değil, Fenerbahçe'dedir. Şampiyon olduk, ama oradaki rakipler zayıf. Şimdiden söylüyorum Fenerbahçe bu sene de Dünya Şampiyonu olacak. Kupayı bile ona kaldırttım.

"231 MİLYON DOLARI ARTIRAMIYORUZ" 
"Bu havuz sisteminde bunu bu noktaya kim getirdi? Aziz Yıldırım. Bizde bir sıkıntı varsa benim bu havuz dışında olmam gerekir. Biz havuzun dışında kalmalıyız. Biz lekesizsek havuza devam ederiz. Ceza çıkarsa gereği neyse yapılır. Herkesi suçlamaya devam edeceklerse havuzun dışına çıkarım dedim. Ama devam etmesini istiyorsanız kimse Fenerbahçe hakkında konuşmayacak. Kulübün büyümesi için havuz sisteminde önümüz kesik. İddaa'ya bakıyorsunuz, herkes eşit alıyor. 3,5 - 4 civarında. Oradan da bir artırım yok, reklamlarda yok. Bilet fiyatlarını da artıramıyoruz. Fenerbahçe'nin 231 milyon Dolar'ı fazla artırma şansı yok. Bunlar dışında en önemli projelerden biri İddaa. İddaa'nın yüzde 93'ü Avrupa takımlarına, 7'si ise Türk takımlarına. Fenerbahçe bu sene isim hakkından dolayı 25 milyon TL alması lazım ama şimdi 5 milyon TL alıyor. Hiçbir antrenörü kadro konusunda uyarmam. Ailede bir sorun olursa oturur konuşursun. Selçuk beni ziyarete geldi. Güldü, neden güldün dedim. Bana uzaktan vur diyeceksin demi diyor. Hiçbir teknik direktör gidince söyledi mi "Başkan benim işime karıştı" diye. Aykut Kocaman'a kimse bunu niye oynatmadın diye sormamıştır, sormaz da... Fenerbahçe, tarihinin en önemli kadrolarından birine ulaştı. Fenerbahçe'nin bu sene UEFA'da ilerlemesi gerekiyor. Bu sene Fenerbahçe UEFA'da bir şeyler yapmalı.

"GALATASARAY ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE BİR YERE GİDEBİLMELİ" 
Hiçbir antrenör gittikten sonra başkan bana bunu yaptı, bunu söyledi, ondan ayrıldım dedi mi? Ben yine söylerim, Güntekin Bey'i oynatmıyor musun? Oynatmıyorsa sorumlusu o. Ben öyle diyorsam, antrenör de oynatmıyorsa o adam kişiliksizdir. Aykut Kocaman'a kimse bunu niye oynatmadın diye sormaz, sormamıştır da. Adama söyledin, söyledin ev bıraktı gitti. Ne yapacağız? Bunlar çocukça şeyler. Ortega öyle gitti. Fenerbahçe'nin rahat bırakılması lazım. Fenerbahçe bu sene iyi bir kadro kurdu. Galatasaray'da Şampiyonlar Ligi'nde belli bir noktaya gidebilmeli. Bir yerde okudum Marsilya zor takım demişiz, UEFA'da nasıl gidecekmişiz? Avrupa'da artık her takım zor. Portekiz-Azerbaycan maçını izledim. Bayağı zorladılar ve bayağı iyi oynadılar."

"FENERIUM'DA CİROMUZ 59 TRİLYON" 
"Fenerium'dan bahsedeyim sonra Abdullah Bey kızar. 50'ye yakın mağaza açtık. Ciromuz 59 trilyon. 7 ayda 39 trilyonluk gelirimiz var. Önümüzdeki yıl 100 trilyon ciromuz var dedi. Ondan sonra halka açalım dedi. Kartal Yuvası ve Galatasaray Store ile Fenerium'un birleşmesi olmaz. Fenercell var, taraftar kart var. Fenerbahçe'nin Sportif A.Ş. olarak piyasa değeri 665 milyon 745 bin Dolar. Bu piyasa değeri Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'dan daha fazla. Bu krizlerden önce 1,5 milyar Dolara çıkmıştık. Üç kulübü topluyorsunuz, Fenerbahçe'nin değeri onlardan daha fazla."

"HEDEF 1 MİLYAR DOLAR NAKİT" 
"İki projede çalışmalar devam ediyor. Bir tanesi taraftarlarla ilgili. Kimse Türk sporu için fedakarlık yapmadı. Bunların anlaşılması gerekir. Yoksa bi kendi fedakarlıklarımızdan vazgeçip büyümek için bir şeyler yapacağız. En büyük hedef kulübe 1 milyon üye yapmak. Bu biraz zor. Buradaki amaç sivil toplum örgütü olan Fenerbahçe'nin daha büyük hale gelmesi. Kongrede bunu öneriye sunacağım. Gelecek parayı iyi kullanmak. Faiziyle 70-80 milyon dolarlık rakamla amatöre katkı yapacağız. Bunun için çalışmalar yapıyoruz. 5 yıl içinde bu rakamlara ulaşabiliriz. 1 milyar dolar bankada nakiti olan Fenerbahçe'yi yaratmak istiyoruz. Anne karnındaki çocukların bile Fenerbahçe üyesi olması için gerekeni yapacağız. Böylece yeni doağnları bile Fenerbahçeli yapacağız. İkinci plana geçelim. Şu an ön anlaşmayı imzaladık. Daha fazla açıklama yapmayacağım. Fenerbahçe'ye yılda 200-300 milyon Dolarlık bir gelir gelecek. 1 ay içerisinde gerekli açıklamayı yapabiliriz diye düşünüyorum. Gerekli olan hazırlıklar yapıldı. Bilgisayarlı hazırlıklar kuruldu."


"ARTIK HERKESİ MAHKEMEYE VERECEĞİZ" 
"Tarla konusunda beraat ettik. hem savcı hem hakim bey ifadelerimizi kabul etti. Cevap vermeye bile gerek duymuyorum. Siz sormadınız ben söyleyeyim. Şekip Bey'in gizli tanık olduğu söylentiler çok ayıp. Fenerbahçe yöneticisi gizli tanık olmaz. Gizli tanık olan ceza almaz. Mahkemeye gizli tanıkları getirmediler. İki tane gizli tanık var, ikisi de gelmedi. Fenerbahçeli yöneticisi bu şekilde gizli tanık olmaz, olamaz. Gizli tanık olman için bir şeyleri yapman, o işlerin içinde olmak lazım. Bunu yapmak için bir takım şeyler olmalı ama yok. Bir daha söylüyorum; biz şike yapmadık."

"Kafanızdan geçeni şike diye yorumlayamazsınız. Kanunu iyi okumalısınız. Şekip Bey ile ilgili herkes insaflı olsun. İnsanların aileleri var, çocukları var. Biz sokak insanları değiliz, biz sokaktan gelmedik. Herkes dikkatli olsun. Ben 60 yaşındayım, öbür arkadaşlar 40-45 yaşında. Ailelerimiz var, sokağa çıkıyoruz. Eminsen çık her şeyiyle kanıtla. Bir tanesini mahkemeye verdik. Dedik bu twitter senin mi? Bunları sen mi yazdın. Yarın twitter'dan yazacaklar. Herkesi mahkmeye vereceğiz."

"MİLLİ TAKIMDA BİLE ŞİKE VAR DİYORLAR" 
Üzüntüler yaşadık. Kalkıp iftira atanların, benimle ilgili söylemlerin dinlemesiyle bana yakıştırılanların olmadığını gördük. Bir tane kendi işimle ilgili bir şey var mı? Bir tane ihale almış mıyım? Devleti soymuş muyum? Devlet büyüklerine bir şey demiş miyim? Levent Kızıl ile konuşmalarımız var. O bizim arkadaşımız, kardeşimiz. Yolsuzluk, operasyon yapmış mıyım? Benim pozisyonumda olan bir insanda saydıklarım olmaz mıydı? Olurdu ama bende yok. Ben hiçbir hata yapmadım. Milli Takım'da şike var diyorlar. Ama hep olay biziz. İlk başkan olduğumda bana gelip bir eski bir Galatasaraylı gazeteci sorular sordu, biz de şampiyon olacağız dedik. Ama bizimkiler tecrübeli dedi. Nasıl tecrübeli dedik? Bizimkiler onu bunu yapıyor dedi. Bütün medyada herkes kendini temiz yaptı. Eski gazeteciler 'bunlar teşvik primi veriyor, siz vermiyor musunuz' derdi. Lig şaibeli dediler, Bursa şampiyon olunca sustular."

"AVRUPA'DAN HER GELEN HAKEM KAPALI ÇARŞI'YA GİDİYOR. HEPSİNE HEDİYELER ALIYORLAR" 
"Biz 2006'da 'Hakeme söyle doğru idare etsin' diye rica etsin dedik. Bu şike mi, değil mi? Denizlispor maçı kurallara göre oynanmadı. 16 dakika uzatma vardı. Gidecektin soyunma odasına, maç oynanmayacaktı. Avrupa maçlarında Şenes Erzik'e git görün dedik. Bir şey mi dedik? Sadece onu görünce adil olsun diye. Hakemler bir şey mi yaptı bunun karşılığında? Avrupa'dan her gelen hakem Kapalı Çarşı'ya gidiyor. Hepsine hediyeler alıyorlar. Alıştırmışlar, ben mi alıştırdım. Bu iddia değil, ben söylüyorum. Yapmayan varsa ben söyleyeyim kim yapıyor. Bu şike mi? Adama hediyeler alıyorsun, mağlup oluyorsun gidiyor. Biz kaç kere mağlup olduk böyle. Bunu zaten federasyon idare ediyor. Bochum dosyası vardı, ne oldu? Böyle şike davası olmaz. Açık ve net söylüyorum, Yargıtay olmasa daha çok şey söylerim."

"FENERBAHÇELİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM" 
Benimle beraber çalışan, ayrılan herkese teşekkür ediyorum. Yeni gelenlere de teşekkür ediyorum, bu zorlu süreçte burada görev alacakları için. Aykut Kocaman ve ekibine, ayrıca tüm sporcularımıza tutumlarından dolayı teşekkür ediyorum. Benim için ne varsa Fenerbahçe'dir. Benim başka hiçbir beklentim yok. Hayatım boyunca Manisaspor maçında tribüne gelen kadın taraftarları unutmayacağım. Fenerbahçeli olmaktan gurur duyuyorum. Biz en az biz temiziz diyenler kadar temiziz. TV'ler karalamakla bu işler olmaz. Herkes daha aklı selim olmalı. Herkese başarılar diliyorum. 2020'yi de inşallah Türkiye alır. Bir hatamız olduysa da herkesten özür diliyoruz.